20 Ağustos 2008 Çarşamba

Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa

Elbise değil etek!

Fatoş hasta ve otelde yatar iken, Brüksel'de dolaşmakta ve aynı anda süper ötesi ve yüksek alkollü biralardan içmekte olan Ömer ve Ayşegül, değişik bir abi görürler.
Ayşegül: Aaaa bak bak adama bak ne giymişş..
Ömer: Gidip fotoğraf çektirsene seversin sen tuhaf tipleri..
Ayşegül: Ehheh şey pardon elbisenizi çok güzelmiş de resim çekilebilirmiyiz beraber?
Kelt abi: Heyyo, tamam, tabi ki (kulağıma eğilir) yalnız o elbise değil etek, kelt denir ona!
Ayşegül: Ehehe peki
Kelt abi: Nerelisin?
Ayşegül: Türkiye!
Kelt abi: Süper, geldim ben oraya vs vs..
Ömer: Ben de resimde olcam!
Şirin bi abimizdi..
Posted by Picasa

leiden kedisi

Posted by Picasa Hollanda denilen ülkenin sosyo-ekonomik ve hayvansal incelemesini yapmak istiyorum izninizle :) Efendim, bu ülkenin hayvanları pek besili.. Hollanda ineği meşhur zaten de, kedisi de resimde gördüğünüz gibi, neredeyse buraların ineği boyutunda.. Kedideki "ben seni sallamıyorum, kocaman cüssemle seni ezerim, dayıyım ben" tavırlarına bakar mısınız.. Hayatımda gördüğüm en dobik kedi budur..
Ha neden böyle derseniz; şöyle ki.. çok yağmur alınca çayır çimen maşallah pek yeşil ve besleyici oluyor.. Bu besleyici çayır çimeni yiyen inekler, ki kendilerini hep oturur pozisyonda gördük, pek verimli süt veriyorlar.. Tembel ve şişko ineklerin verdiği bu sütleri içen kediler de Avrupa kıtasının en dobik kedisi oluyorlar..
Olamaz mı?
Aşügül
Posted by Picasa
Posted by Picasa

Brüksel'in çiçek-halısı

Brüksel'de görülmesi gereken yerler çok fazla değil. İlk olarak Grand Place (Grote Markt) Bruksel'in buyuk ve gorkemli eski binalardan, müzelerden oluşan meydanı - mutlaka görülmeli. Bu meydanda türlü etkinlikler olur (daha önceki gidişimde Caz Festivali vardı mesela, yağmurun altında elimizde biralarla dans etmiştik), hiç birşey yoksa bir kafede biranızı alıp güzel binaları seyredersiniz. Bu gidişimizde ise meydanın ortasına çiçeklerden kocaman bir halı yapmışlardı - her sene yapılırmış. Brüksellilerin çok hoşuna gittiği belli, ama bence meydanı daraltan, biraz gereksiz (bir sürü çiçeğin heba edildiği düşünülürse - gerçi yagılamamak lazım) ve turistik açıdan ne çekiciliği olduğunu merak ettiğim bir aktivite. Kabu etmek lazım güzel binaların tepesine çıkıp baktığınızda güzel bir görüntü oluşturuyordur muhakkak, bütün Brüksel kartpostallarında da var zaten :) Ama ben yine meydanda geniş geniş oturmayı ve biramı içmeyi tercih ederdim.
Brüksel'de görülmesi gereken bir diğer şey, işeyen çocuk heykeli - Manneken Pis (bkz yukarıdaki kolaj). Biz gördüğümüzde çıplaktı, ama özel günlerde özel kıyafetler giydiği söyleniyor. Avrupa gününde AB Bayrağı giyer, yılbaşında şarap içermiş..
Brüksel'e kadar gelmişken midye, çikolata ve waffle yenmeli, güzel biralardan mutlaka içilmeli. Kapalı havasına ve sürekli yağan yağmura aldırmayın, Grote Markt ve çevresinde dolaşın, bir köşede sürekli Vivaldi - 4 Mevsim çalan şarkıcıları dinleyin ve para atın, sokakta Van Gogh heykeli zannettğiniz canlı-heykel-sokak sanatçısının tam yanından geçerken sizi korkutmasına hazırlıklı olun!
Ömer pek sevmedi, Fatoş hastaydı, ama ben sevdim Brükseli.. Biraz pis, insanları da kibar sayılmaz ama yine de sevdim..
PS: Döner yemeyin, çok çok çok kötü!
Ayşegül Posted by Picasa

Kankalar...


Buraların birincisiyim...


Kızlar, Aslan ve Şehir...


Kanka...


biz


Amsterdam'da arkadaşlık...


Amsterdam ve ...


Amsterdam'da gezmek...


Haydi kızlar... Top sizde...