21 Ağustos 2008 Perşembe

AMSTERDAM’A GİTMEK:


Bir Pazar Liva’da kahvaltı yaparken ikna ettik (gaza getirdik de diyebiliriz) birbirimizi. Gidelim mi? Gidelim… Kim geliyo?kiminde para yok, kimi önceden gitmiş, kalanlar : Ayşegül,Ömer, Fatoş.

1 hafta Amsterdam, Brüksel, Paris için yeter mi? Yetmez dedi Norbert… Hatta dalga geçti bir de.. Hala hatırlarız sorumuza verdiği gülme tepkisini.

Gidiyoruz dedik ve başladık hazırlıklara..

Vize işlemleri:

Nereden geldi aklıma nasıl oraya karar verdim bilmiyorum.. Belçika’dan alacagız dedim… Randevuyu aldıktan sonra bu ülkenin en zor vize veren ülkelerden biri oldugunu ögrendik.. Korkmadık degil hani.. İstedikleri 40 evragı 40 kere imzalatıp, 40 yerden onaylattıktan sonra 40 kere İngilizce’ye çevirtip dayandık kapılarına.. Aldık sonunda vizemizi..

Uçak bileti için gecikmiştik, fiyatlar pahalanmakta gecikmemişti.. Kişi başı 1400 YTL tuttu gidiş-dönüş.. Charter uçuşlara cesaret edemedik tabi, gezginlerin en “ödlek”i olaraktan ben…

Booking.Com sagolsun, uzun araştırmalar sonucunda otel rezervasyonları hazırdı.

Amsterdam-Brüksel ve Brüksel-Paris-Brüksel tren bileti ise tam bir düğümdü.. Sonuçta şunu öğrendimki bu işler en az 1 ay önce tamamlanmış olmalı… O zaman www.tgveurope.com sitesi evine tren biletini yolluyor icabında... Bu konularda yapılması gerekenler ve ipuçları şeklinde ayrı bir post yayınlayacağımdır…

Neyse Efendim;

Vize var, uçak bileti var, napıyoruz ? bir Amsterdam kitabı buluyoruz .. önceden okuduğumuz gibi gezi boyunca yanımızdan ayırmıyoruz.. Bakınız Şekil-A yukarıda ;))


Sevgiyle kalın…

Fatoş..
Posted by Picasa

Hiç yorum yok: